Ayasofya: Türk Yurdunda İslam’ın Egemenlik Sembolü
Ayasofya, tarihin derinliklerinde bir ibadethaneden çok daha fazlasını temsil eder. İstanbul’un fethiyle birlikte Roma medeniyeti üzerinde Türk-islam bağımsızlığının nişanesi haline gelmiş, asırlar boyunca bu anlamını korumuştur. Fatih Sultan Mehmet’in emaneti olarak, sadece bir cami değil, aynı zamanda bir medeniyetin, bir inancın ve bir milletin egemenlik sembolüdür. Ayasofya’nın taşlarında, Türk tarihinin zaferleri, İslam’ın bu topraklardaki köklü varlığı ve bir milletin iradesi yankılanır.
1453’te İstanbul’un fethi, Türk tarihinin dönüm noktalarından biridir. Fatih Sultan Mehmet, Konstantinopolis’i fethederken Ayasofya’yı camiye çevirerek, bu muhteşem yapıyı İslam’ın ve Türk egemenliğinin bir nişanesi haline getirdi. Ayasofya, fetihten sonra sadece bir ibadethane değil, aynı zamanda Türk milletinin bağımsızlığını ve İslam’ın bu coğrafyadaki hakimiyetini simgeleyen bir anıt oldu. Minarelerinden yükselen ezanlar, bu topraklarda İslam’ın kökleştiğini ve Türk milletinin iradesinin galip geldiğini haykırdı.
Ancak Ayasofya’nın cami olarak kullanımının engellenmesi, Türk milleti için derin bir yara oldu. Bu durum, sadece bir yapının işlev değişikliğinden ibaret değildi; aynı zamanda İslam’ın bu yurttaki egemenliğinin sorgulanması, Türk bağımsızlığının sembolüne bir gölge düşürülmesi olarak algılandı. Ayasofya’nın müzeye çevrilmesi, bazılarınca Türk yurdunda İslam’ın hakimiyetinin sonu gibi görüldü. Bu, yalnızca dini bir mesele değil, aynı zamanda milli bir meseleydi; çünkü Ayasofya, Türk milletinin tarihsel kimliğinin ve bağımsızlığının bir yansımasıydı.
Ayasofya’nın yeniden cami olarak ibadete açılması, Türk milleti için bir nevi tarihle barışma, Fatih’in emanetine sahip çıkma ve bağımsızlığın yeniden ilanı anlamına geldi. Bu karar, Ayasofya’nın yalnızca bir ibadethane değil, aynı zamanda Türk yurdunda İslam’ın egemenliğinin sembolü olduğunu bir kez daha tescilledi. Her ezan, her namaz, bu topraklarda İslam’ın ve Türk milletinin varlığını, birliğini ve gücünü dünyaya duyuruyor.
Ayasofya, sadece taş ve mermerden ibaret bir yapı değildir; o, bir milletin inancının, tarihinin ve egemenliğinin somutlaşmış halidir. Fatih’in emaneti, Türk yurdunda İslam’ın sarsılmaz bir sembolü olarak yükselmeye devam edecektir. Bu kutsal mekan, geçmişten geleceğe uzanan bir köprü, Türk milletinin bağımsızlığının ve İslam’ın bu topraklardaki ebedi varlığının nişanesidir.