Sayıştay’ın Denetim Yetkisinin Geri Verilmesi: Yerel Yönetimlerde Yolsuzluğa Karşı Bir Adım

Sayıştay’ın Denetim Yetkisinin Geri Verilmesi: Yerel Yönetimlerde Yolsuzluğa Karşı Bir Adım
Türkiye’de Sayıştay, kamu maliyesinin denetimi ve hesap verebilirliğin sağlanması açısından anayasal bir kurum olarak köklü bir geçmişe sahiptir. Ancak, son yıllarda özellikle 2010 dan itibaren Sayıştay’ın denetim yetkilerinin sınırlandırılıp danışma meclisi rolüne indirgenmesi, özellikle yerel yönetimlerde yolsuzlukların artmasına zemin hazırlamıştır. Bu durum, kamu kaynaklarının kötüye kullanımı, şeffaflık eksikliği ve hesap verebilirlik sorunlarını beraberinde getirmiştir. Sayıştay’ın anayasal denetim yetkisinin yeniden güçlendirilmesi, yerel yönetimlerde yolsuzlukla mücadelede kritik bir adım olacaktır.
Yerel Yönetimlerde Yolsuzluk Sorunu
Yerel yönetimler, vatandaşlara en yakın hizmetleri sunan birimler olarak kamu kaynaklarının etkin ve adil kullanımından sorumludur. Ancak, Sayıştay’ın denetim yetkilerinin zayıflatılması, belediyeler ve diğer yerel yönetim birimlerinde mali disiplinsizlik ve usulsüzlüklerin artmasına neden olmuştur. Sayıştay’ın 2010’lu yıllardan itibaren danışma organı niteliğine bürünmesi, bu tür usulsüzlüklerin tespitini ve önlenmesini zorlaştırmıştır. Denetim raporlarının bağlayıcılığının azalması, yerel yönetimlerin mali kararlarında daha az hesap verebilir hale gelmesine yol açmıştır.
Sayıştay’ın Danışma Rolüne Dönüşmesi
Sayıştay’ın denetim yetkilerinin sınırlandırılması, 2010 Anayasa değişikliği ve ardından gelen düzenlemelerle başlamıştır. Bu süreçte, Sayıştay’ın bağımsız denetim yapma yetkisi önemli ölçüde kısıtlanmış, kurum daha çok danışma ve raporlama görevine odaklanmıştır. Bu değişiklik, kamu maliyesinde şeffaflığı sağlama görevini sekteye uğratmış ve yerel yönetimlerin denetlenmesinde ciddi bir boşluk yaratmıştır. Sayıştay’ın raporları, geçmişte usulsüzlüklerin ortaya çıkarılmasında ve sorumluların hesap vermesinde etkili bir araçken, danışma rolüne geçişle birlikte bu raporların etkisi azalmıştır. Yerel yönetimler, denetim eksikliğinden cesaret alarak mali kararlarında daha rahat hareket eder hale gelmiştir.
Denetim Yetkisinin Geri Verilmesinin Önemi
Sayıştay’ın anayasal denetim yetkisinin geri kazandırılması, yerel yönetimlerde yolsuzlukla mücadelede temel bir çözüm sunabilir. Bağımsız ve etkin bir denetim mekanizması, kamu kaynaklarının kötüye kullanılmasını önler, ihale süreçlerinde şeffaflığı artırır ve vatandaşların yerel yönetimlere olan güvenini yeniden tesis eder. Sayıştay’ın bağlayıcı denetim raporları, usulsüzlük yapan yöneticilere karşı caydırıcı bir etki yaratır ve mali disiplini güçlendirir. Ayrıca, denetim yetkisinin geri verilmesi, Türkiye’nin uluslararası şeffaflık endekslerinde daha iyi bir konuma gelmesine katkı sağlayabilir. Örneğin, Transparency International’ın Yolsuzluk Algı Endeksi’nde Türkiye’nin puanı son yıllarda gerilemiş olup, bu durumun tersine çevrilmesinde Sayıştay’ın rolü büyük olabilir.
Karşı Argümanlar ve Çözüm Önerileri
Bazıları, Sayıştay’ın danışma rolünün yeterli olduğunu ve denetim yetkilerinin artırılmasının yerel yönetimler üzerinde gereksiz bir baskı yaratabileceğini savunabilir. Ancak, bu argüman, denetim eksikliğinin yol açtığı yolsuzluk ve kaynak israfı gerçeği karşısında zayıf kalmaktadır. Denetim yetkilerinin geri verilmesi, yerel yönetimlerin özerkliğini kısıtlamadan, sadece mali şeffaflığı ve hesap verebilirliği artıracak şekilde düzenlenmelidir. Örneğin, Sayıştay’ın raporlarının bağlayıcılığı artırılabilir, ancak yerel yönetimlerin karar alma süreçlerine doğrudan müdahale edilmemelidir. Ayrıca, denetim süreçlerinin dijitalleşmesi ve vatandaşların bu raporlara kolayca erişebilmesi, şeffaflığı daha da güçlendirecektir.
Sonuç
Sayıştay’ın anayasal bir kurum olarak denetim yetkilerinin yeniden güçlendirilmesi, yerel yönetimlerde yolsuzluğun önlenmesi ve kamu kaynaklarının korunması için elzemdir. Danışma meclisi rolüne indirgenen Sayıştay, mevcut haliyle kamu maliyesinde şeffaflığı ve hesap verebilirliği sağlama konusunda yetersiz kalmaktadır. Denetim yetkilerinin geri verilmesi, sadece yolsuzlukla mücadelede değil, aynı zamanda vatandaşların devlete ve yerel yönetimlere olan güvenini artırmada da önemli bir adım olacaktır. Türkiye, bu reformla hem iç hem de dış kamuoyunda daha şeffaf ve güvenilir bir yönetim yapısına kavuşabilir.